22 Nisan 2012 Pazar

YEŞİL ZEYTİNLİ TAM BUĞDAY EKMEĞİ

YEŞİL ZEYTİNLİ TAM BUĞDAY EKMEĞİ / KAŞIK DÜŞMANI


"Çok yemekler vardır bizim yörede
Bazısı kayboldu uzun sürede
Yufka ekmek başta gelir törede
İsim isim sayıp bakması vardır"

Evet; yufka, ekmek başta gelir törede... Ekmek, kültürümüzde çok büyük  bir yere sahiptir. Ekmek parası kazanırız. Tuz ekmek hakkı deriz. Ekmeğini eline almak, önemli bir statüdür. Ekmek elden su gölden yaşanmaz. Yere düşürdüğümüzde alıp öpüp hemen alnımıza götürdüğümüz ekmek kutsaldır bizim için.


Prof. Dr. Mahmut Tezcan, "Türk Mutfak Kültüründe Ekmekler ve Hamurişi Yemekler
" adlı makalesinde bakın ne diyor:



     "Karın doyurmak deyimi de ekmeği içerir. Bir insanın karnının doymasında daha çok ekmek akla gelir. Bu nedenle açlık giderilmesinde en gerekli madde sayılır. Kuru bir ekmek bile yeterli görülür. Bu nedenle, “Oğlan olsun deli olsun, ekmek olsun kuru olsun.” deyimi boşuna söylenmemiştir.
Ekmek olmazsa Türk’ün karnı doymaz."

     Ekmek olmazsa Türk'ün karnı doymaz. Gerçekten de öyle. O bizim olmazsa olmazımız, kutsalımız, vazgeçilmezimiz, sofralarımızın baş tacı...

     Ekmeğin tarihini araştırırken aşağıdaki bilgilere ulaştım. Sizinle paylaşmak istiyorum:

"Ekmeğin ilk defa eski Mısır’da ortaya çıktığı, birçok kaynakta zikredilmektedir. Ekmeğin ilk defa Mısırda ortaya çıkması konusunda eldeki kaynaklar ittifak halinde olmasına rağmen, bazı yerlerde ekmeğin ilk defa Uzakdoğu’da ortaya çıktığını da yazmaktadır.
Biz kaynakların ittifaka yakın görüş birliği ettiği nokta üzerinden hareketle, ilk defa eski Mısır’da ortaya çıktığı bilgisi üzerinde duracağız. 
Buğday taneleri taşlar arasında ezilir, una dönüşür, toprak kaplarda su ile yoğrulduktan sonra, sıvı haline gelen hamur, piramit şeklindeki ateşte kızdırılmış kaplara akıtılırdı. Ağzı geniş, kızgın kabın içinde pişen sıvı, Mısır halkının sofralarının vazgeçilmez tüketim maddesi halini alırdı.    
Bu anlatılanların M.Ö. 3000 yıllarından yaşandığı tahmin edilmektedir.
Ekmek Mısır’ın en kıymetli yiyeceğidir. O kadar ki; Piramitlerin yapımında çalışanlara, ücretlerinin karşılığı ekmek olarak verildiği rivayet edilmiştir.
Ekşimiş hamur maya da, ilk defa Mısır da kullanılmıştır.  
Mayanın bir rastlantı sonucu bulunması, ekmeğin kalitesini yükseltmiş,  mayalı ekmek soyluların kullandığı bir gıda maddesi haline gelmişti.
Zaman içinde mayalı ekmek, Mısır’dan bütün dünyaya yayıldı.

        Mısır’dan dünyaya yayılan ekmek kültürünün, ulaştığı bölgelerden biri Güney Doğu Anadolu olmuştu. Asurluların, Mısır’daki uygulamalara benzer uygulamalar yaptıkları bilinmektedir.
Gazi Üniversitesince, Asurlular devrinden günümüze ulaşan tabletler üzerine yapılan araştırmalarda ekmekle ilgili önemli bulgular ortaya çıkarıldı. 
Anadolu’daki Asur Ticaret Kolonilerinde, bir adet ekmek alınırken, ev fiyatları 18-668, tarla fiyatları, 60-180 segel gümüş arasında değişiyormuş. Buna göre bundan 4000 yıl önce dört ekmeğe bir köle, 18 ekmeğe bir ev satın alınabiliyormuş. (http://www.ekmeginsesi.com/haber/34-ekmegin-sesi-ekmegin-tarihi.html)


Her ülke ve milletin ekmeği, hazırlanışı, pişirilmesi, tüketime sunulması, farklı olduğu gibi, damak tadı dediğimiz lezzeti de çeşit çeşittir.
 Bazı yerlerde ekmek yapımında kullanılan unun özelliğine göre; “kara ekmek”, “sarı ekmek”, “beyaz ekmek”, “mısır ekmeği”, “tam buğday ekmeği” ve benzeri türlerde üretilmektedir…
Bazen de hamurun yoğrulması ve hamura verilen şekle göre; “francala”, “baton” “Trabzon ekmeği”, “lavaş ekmeği”, “sandviç ekmeği”, “tost ekmeği” gibi değişik isimlerde üretim yapılmaktadır.
Bazen de pişirilen yerin özelliği ekmek üzerinde belirleyici olur.
 “Kara fırın ekmeği”, “tandır ekmeği”, “sac ekmeği”, “kombine ekmeği”, “döner ekmeği” gibi. (http://www.ekmeginsesi.com/haber/34-ekmegin-sesi-ekmegin-tarihi.html)




YEŞİL ZEYTİNLİ TAM BUĞDAY EKMEĞİ / KAŞIK DÜŞMANI

Desem ki vakitlerden bir Nisan akşamıdır,
Rüzgârların en ferahlatıcısı senden esiyor,
Sende seyrediyorum denizlerin en mavisini,
Ormanların en kuytusunu sende gezmekteyim,
Senden kopardım çiçeklerin en solmazını,
Toprakların en bereketlisini sende sürdüm,
Sende tattım yemişlerin cümlesini.
Desem ki sen benim için,
Hava kadar lazım,
Ekmek kadar mübarek,Su gibi aziz bir şeysin;
Nimettensin, nimettensin!

Cahit Sıtkı'nın bu şiirini eklemeden geçmek olmazdı:)


YEŞİL ZEYTİNLİ TAM BUĞDAY EKMEĞİ / KAŞIK DÜŞMANI


Şimdi de tarifimizi verelim

Malzemeler:

1.5 su bardağı su
3 su bardağı tam buğday unu
1 su bardağı beyaz un
2 yemek kaşığı sıvı yağ
1.5 tatlı  kaşığı şeker
1 tatlı kaşığı tuz
1 tatlı kaşığı kuru toz maya
1 kase çekirdeksiz yeşil zeytin

Önce sıvıları bir araya getiriyoruz yani derince bir kaba suyu, yağı koyuyoruz. İçine şekeri, tuzu, ve mayayı ekleyerek eritiyoruz. Yavaş yavaş unları ve zeytini ekleyerek ele yapışmayan bir hamur yapıyoruz. (Unu arzuya göre ekleyip azaltabilirsiniz.) Üzerine nemli bir bez örtüp yarım saat dinlendiriyoruz. Şekil verip yağlı kağıt serdiğimiz tepsiye yerleştiriyoruz. Tepsi de de bir yarım saat bekletip 180 derecede üzeri hafif pembeleşinceye kadar pişiriyoruz. Kürdan testini uygulayıp içinin pişip pişmediğini kontrol edebilirsiniz. Peynir, zeytin ve domates eşliğinde kahvaltıda büyük bir zevkle ve gönül rahatlığıyla tüketiyoruz.

Afiyet olsun.



4 yorum:

  1. çok güzel bilgiler teşekkürler ekmek harika bir adıda nimettir

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim, beğenmenize sevindim. Evet Cahit Sıtkı Tarancı da sevdiği kadın için "nimettensin" ifadesini kullanıyor. Sağlıcakla...

      Sil
  2. Şiir harika, konsept harika. Ellerine sağlık tatlım.

    YanıtlaSil